Zeferan’da Yaşayan Mutfak!
Saygıdeğer okurlarım; Her anlamda ve alanda tüketimin pik yaptığı, antroposen çağındaki dünyada insanlık artık eskinin özlemiyle yanıp tutuşur, yokluk yıllarını dahi arar hale gelmiştir. Metropollerden, beton yığınlarından, mekanik bir hale bürünmüş insanlıktan, eskiye doğru doludizgin bir kaçış başladı. Bugünlerde sadece imkânı olanların gerçekleştirebildiği bu kaçış yakında daha geniş kitlelere ulaşacak gibi duruyor. Çok geç kalınmış olsa da sevindirici bir gelişme olarak görüyor ve takip ediyorum bu hızlı değişimi.
Her meslek grubundan bireylerin yapması gereken bir erdem: Öz eleştiri!
Ülke olarak, millet olarak, birer turizmci olarak, birey olarak; hiç böylesine ihtiyacımız olmamıştı öz eleştiri yapmaya! Birbirimize çamur atmadan, başımızı ellerimizin arasına alıp iyice düşünelim. Gelin hep beraber biz Türk yöneticilerin SWOT analizimizi yapalım. Mercek altına alalım; önce kendimizi, sonra temsil ettiğimiz meslek grubunu ve ülke turizmine sağlayabileceğimiz olumlu katkıları, aslında engel olabileceğimiz olumsuz yıpranmaları…
Mutfaktan açık mektup!
Dünyanın en zengin mutfaklarından birine sahibiz. Hatta en zengin mutfağıyız arkadaş! Var mı itirazı olan? Düşünsenize yedi bölgemiz var ve her birinin gastronomi kültürü farklı. Bir de zengin mutfağıyla bulunduğu bölgenin önüne geçen Antep, Hatay, Bursa, Konya gibi şehirlerimiz de cabası…
Gastronomi turizmi alternatif midir yoksa zorunluluk mu?
2014 yılında ‘Her şey dahil’ sistemine ve bilinçsiz tüketime tepki olarak başlattığım ve Ocak 2016’da patentini aldığım ‘Yaşayan Mutfak’ akımını anlatmak için 19-21 Eylül tarihleri arasında Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi Turizm Fakültesi’nde gerçekleştirilen IV. Uluslararası Gastronomi Turizmi Araştırmaları Kongresindeydim. Yazıya geçmeden önce bu başarılı organizasyonu gerçekleştiren Prof. Dr. Şule Aydın Hanımefendiyi ve ekibini yürekten kutluyorum. Çanakkale’den bu yana ciddi ivme kazanılmış.
Her şey su böreğinde saklı esasen!
Yazıma başlamadan önce tüm okurlarımı Kazakistan’dan en derin muhabbet ve saygılarımla selamlamak istiyorum. Bu yazımda satırlarıma turizmin yanında biraz da siyaset karıştırırsam şimdiden affınıza sığınıyorum. Gecenlerde Shymkent’te bulunan tarihi ipek yolunun en önemli uğraklarından çok eski ve devasa büyüklükteki bir pazardaydım. Ondan bir hafta önce de Yaşayan Mutfak seminerleri için Türkistan’da bulunan Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak –Türk Üniversitesi’nde ve Hoca Ahmet Yesevi Türbesi’nde idim. Yazının Devamı İçin Tıklayınız.
İdealist turizmcinin yol haritası
Ülkemizin yetiştirdiği çok değerli turizmcilerimiz var bizim. İdealist, sürekli kendine hedefler koyan, kendisinin ve ekibinin motivasyonunu ve çıtasını hep yüksek tutan turizmcilerimiz var! Aynı zamanda, babacan olan liderlerimiz…Anadolu’nun veya Trakya’nın hangi köşesinde olursa olsun sadece çalıştığı işletmeyi değil bulunduğu il veya ilçeyi nasıl kalkındıracağını düşünen, destinasyona nasıl hareketlilik getireceğini en ince ayrıntısına kadar hesaplayan, aksiyon planları hazırlayan, ekibiyle beyin fırtınası yapan idealist turizmcilerimiz var bizim. Bu tarifime uyan değerleri tüm ülkemizin rahmetle andığı değerler olan Vali Recep Yazıcıoğlu’na, Diyarbakır İl Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan’a benzetirim hep. Canları pahasına çizgilerinden sapmayan yiğitlere…
Teoriyi pratikle buluşturmalıyız!
Gastronomi kültürü ülkemizde yoluna doludizgin devam ediyor. Bir tarafta üniversiteler diğer tarafta işletmeler… Gerçekten hem okullar hem de işletmeler her geçen gün giderek yayılıyor memleketin her köşesine. Yayılıyor da maalesef gerekli alt yapıyı tam olarak hazırlamadan; lazım olacak tüm verileri yeterince toplamadan yayılıyor!
Gastronomi turizmi kongresi izlenimlerim.
Gastronomi kelimesinin çeşitli tanımlarına ulaşabilirsiniz. 22 yıldır turizmin yiyecek içecek departmanında çalışan biri olarak bana göre gastronomi kısaca; iyi yemek hazırlama ve yeme sanatıdır. Yani meyve – sebzenin tarladan, etin – balığın yetiştiği ortamdan tabağa geldiği, servis edildiği ve tüketildiği sürecin tamamına ve bu süreçte gösterilen bilinç ve özene “gastronomi” denir. Gastronomiye iyi yemeğe eşlik eden iyi içecek de dâhildir.
Sinir harbi
Büyük bir dejenerasyona uğrayıp sektör çalışanları için kelimenin tam anlamıyla sinir harbine dönüşen turizmi detaylarıyla irdelemek, daha fazla kalifiye personel ve yönetici kaybı olmadan sektörü daha çalışılabilir hale getirmekte bir nebze katkı sağlayabilmek amacıyla… Evet, 2017 yılı itibari ile sektördekiler için sinir harbine dönüşen turizme işveren, yönetici misafir ve sektör çalışanı konu başlıkları altında değerlendirmenin tam bir zaruret haline geldiği noktadayız!
Turizmde deprem
21 Temmuz Cuma günü saat 01:30 sularında merkez üssü Bodrum Orak adası açıkları olan ve başta Bodrum olmak üzere tüm Gökova sahil şeridini etkileyen 6.3 şiddetinde bir deprem meydana geldi, malumunuz. Sağır sultan duydu vesselam!Bu deprem, toparlanmaya çalışan turizm sektörü için de bir deprem etkisi yarattı. Ancak bana göre turizmde deprem etkisi yaratan sadece Yüce Yaradan değildi!Bu talihsiz doğa olayında irdelenmesi gereken iki önemli konu başlığı ön plana çıkıyor bence. Neler mi?
Yeni otelcilikte bunu yapan kazanacak!
Her şeyin bir sonu olduğu gibi bu pandemi de bir gün bitecek elbet. Bitecek ama adı başka, belirtileri başka, kaynağı başka onları gelecek! Geç bile kalmışlardı esasen. Dünyayı bu noktaya getiren yaratılmışların en şereflisi de en nankörü de olma becerisine sahip olan insanoğlunun ta kendisi değil mi zaten! Neyse konumuz bu değil…
Memleketim karnaval yeri
Hiç şüphesiz ki değişmeyen tek şey değişimdir. Zaman içerisinde her şey değişir. Sınırlar, kırmızı çizgiler, alışkanlıklar hatta imparatorluklar bile…
Füzyon Nesil
Füzyon Nesil Bakir Anadolu mutfağımızla, dillere destan misafirperverliğimizle tüm dünyanın turizm anlayışını değiştirebiliriz.
Türk Mutfağını Dünyaya nasıl yayarız?
Dünya mutfaklarının çoğunda Osmanlı’nın izlerini görebilirsiniz. Üç kıtaya yayılan atalarımız gittikleri coğrafyalarda hem öğrendikleri hem de öğrettikleri olmuştur. Bu yüzden Türk mutfağı tam bir kültürler harmonisidir. Zengin bir mutfak kültürümüz olmasına rağmen bunu sadece biz biliyoruz. Yurtdışında Türk mutfağı denilince maalesef akla sadece kebap ve döner geliyor. Halbuki bizler tarih boyunca Rumlardan, Hintlilerden, Araplardan ve daha pek çok milletten yemek kültürlerini alıp kendi kültürümüze uyarlamış, kendi yorumlarımızı katıp geliştirmiş nadide milletlerdeniz.
Üç Bilinmeyenli Denklem
Ülke olarak çok zor yıllardan geçtiğimiz hepimizin malumu Bizim gibi zor günler geçiren Avrupa Birliği’nin İspanya, Yunanistan, Portekiz turizmini canlandırmak ve bir nebze olsun ekonomik krizden çıkmak için mi yoksa sağır sultanın bile malumu olan BOP tan dolayı mı bizim başımız beladan kurtulmuyor… Bunun sebeplerini sorgulamak ve bulunacak cevapların gereğini yapmak bizden çok siyasetçilerin işi elbette. Ancak biz turizmciler olarak havayı iyi koklayabilmeli ve hep bir adım sonrasını düşünmeliyiz tabii ki.
Dikkat Çok Gizli!!!
Tebdil-i kıyafet; gerçek kimliğini gizleyerek halkın arasına karışmak. Fatih Sultan Mehmet, İkinci Mahmud, Dördüncü Murad, Üçüncü Osman, Üçüncü Mustafa, Birinci Abdülhamid tebdil-i kıyafet halkın arasına karışarak onlardan biriymiş gibi dolaşarak istihbaratı bizzat toplayan; halkın durumunu bizzat tespit etmeyi alışkanlık haline getirmiş olan Osmanlı padişahlarından sadece birkaçıdır.
Sosyal medyadaki asosyallik
Ben dahil kaç tane şef arkadaşım uluslararası bir platforma üye olup, eşsiz sunumlarını İngilizce olarak bu platformda paylaşıyor ve merak uyandırabiliyor?
Damak Çatlatan Tüyolar!
Bodrum gibi Dünya’nın göz bebeği nadide bir şehirde yaşıyoruz. Her ne kadar betonlaşma tam gaz devam etse de cazibesinden bir şey kaybetmiyor gözümüzde. Ancak Bodrum’da yaşayanlar olarak Bodrum’un zenginliklerinden yeterince yararlanmadığımızı düşünüyorum.